Londra'da Yat Partisi

Son zamanlarda işsiz halimle travel fotoğraflığına gönül verip bir kursa kayboldum (fotoğraf makinem bile yok) ileride kültür keşfetme yolculuğuna çıkınca lazım olur dedim? Derin sularda mı yüzüyorum bilmiyorum ama hayal kurmak da parayla değil.  Ondan hariç bütün gün kitap okuyup kahve kültürüne takılıp kaldım İtalyan usulü evdeki Türk misali. Sinirkübü kardeşim son yıl psikoloji öğrencisi, kendilerinin dönem sonu ve Noel kutlaması için üniversite parti düzenlemiş benide davet etti, eksik kalmayayım katıldım. İlk yat parti deneyimim oldu. Pardon yat mı gemi miydi bilmiyorum. Sonuçta su üzerinde parti işte. Bu arada Türkçe yazı hatam varsa kusura bakmayın gün geçtikçe düzeltmeye çalışıyorum.

Londra'da hava çok soğuk, yat partisi benim neyime deyip durup bir yandan söylene söylene gittim. Sinirkübün arkadaşları bizi ekti ve gelmediler yani yalanın dibini neden vurmak zorunda insanlar bilmiyorum. Tanımadığım bir sürü profesör, öğrenci, öğretmen doktorlarla gemi partimiz Temple Pier Londra'da kalktı. Herkes çok mütevazi, güler yüzlü birbirini tanımayanlar bile sahte gülücüklerle paslaşıyorlar, ben ise orda ki tek yaşlı gibi hissedip kendimi Kocan Kadar Konuş filmindeki Ezgi Mola' ya benzettim biran. Umarım dans pistinde düşmem demeye kalmadan herkes ısındı dans pistine içki döken dökene. Sonra öğretmenler de dahil geminin sallantısıyla düşen düşene. Dans etmeyenlerde sallantıya kapılıp dans ediyor bir şekil. Halil Sezai'nin dediği gibi 'kafası kendinden bile güzel' herkesin. Bunlar akıllı psikologlar ise o zaman ben içlerindeki tek manyağım.

Londra köprüsünden, The shard, İngiliz Parlamentosunu ve London Eye geçerken ben kafamı pencereden ayıramıyorum çünkü taşıt tutması başladı bende ve midem bulanıyor :)) tam da zamanı sanki. Ergen mi olgun mu millet anlamadım. Kızın teki yerle mi yoksa duvarlarla mı dans ediyordu anlaşılmıyor. Bazen eğlence adı altında iğrenç görüntü kirliliği yaratıyorlar gerçekten. Atletli iç çamaşırlı kadınlar, eşofmanlı kapalı kızlar, mavi saçlı, kırmızı kazaklı ve yeşil pantolonu ile palyaço kılıklı profesörler, deli gibi dans eden şarhoşlar ve bir de çizgisini bozmayan güzel insanlar vardı. WC leri fare deliği kadar, kusmak için gidip, giydiğim tulumun fermuarını bozup ardından kapatabilene yarım metre çikolata vereceğim diye WC deki sarhoş kadınları kandırdım, 3-4 kişi bir yandan asıldılar fermuara. Ne yapsaydım yani :))

Bira içine yarı su katan uyanık barmenleri unutmayacağım içip içip sarhoş olmadığımızı. Adamlar işi biliyor herkes gemide sallanıyor zaten yarısını da içseler mideleri bozulacak otomatik sarhoşsun. Arada bir dans edip sonra burada iyi bir kına gecesi olur aslında kızlara söylemek lazım diye planlar kurdum daha sonra ''ne işim var burada şuan pijamalarımla evde kahve içip  kitap okumak varken'' diyorum ama heyyy kaptan kenara çek inecek var diyemiyorsun. Gemi partilerin en kötü yanı o olsa gerek, sıkıldığında nereye gideceksin 360 derecen su kaplı, sıkıyorsa atla. Parti bitti ama bembeyaz montumun üzerine yellozun teki kırmızı şarap dökmüş kesin WC dekilerden biriydi. Artık hakkını helal etsinler ne demeliyim... dünya küçük bir gün karşılaşırsak veririm çikolatalarını. Londra'nın yağmurunda ıslana ıslana eve geldik..

Comments

  1. Gayet iyi yazmışsın canım.Okurken çok güldüm.Macera dolu bir parti olmuş.Barmenlerin uyanıklığıda iyimiş :)
    Ben de Almanyada yaşıyorum.
    Sevgiler canım 😍

    ReplyDelete
    Replies
    1. Çok teşekkür ederim :) sizin yazılarınızda çok güzel..

      Delete
  2. Suan kendimi o yatta gibi hissettim ve midem 🤢🤢

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

Gunu Birlik Venedik!

İçimi döküyorum müsadenizle....morg, korona ve ben

Bir Hayal Kurup Kalkacaktim Aslinda...

Hayal Kurmayı Unutmuşuz...

Ukrayna'da Fiyatlar

Pesime milleti taktim Norvec'e goturdum :)

Kimsin?

Manchester'a Niye Geldim???

O Uçağa Neden Bindim?

Polonya’ya Hos Gittim