Yalnız tatil nasıl olurmuş...

Sürpriz hayat şartlarımın bana çizdiği kaderden sonra yada kaderin bana çizdiği sürpriz hayatımdan sonra diyeyim, son iş günüm "nede olsa hepimiz öleceğiz, hayat çok boş yediğim içtiğim yaşadıklarım bana kalacak sonuçta, o zaman istediğim gibi yaşamalıyım" diyerek spontane bir kararla yine Londra'dan kaçıp gidesim geldi. Tabi ki Londra'yı seviyorum ama bazen gerçekten boğucu bir havası var sanırım bazen insanları gibi. 5 dakika içinde yine PC başına geçtim ve Kaç-Kurtul şehrine ( Newcastle-Upon Tyne) bilet aldım. Daha önce Sinirküpüm'le oraya gittiğim için en azından yalnız kalıpta bildiğim yer olsun dedim.

Eve geçip bir sırt çantasına ne bulduysam onu koydum (10 yaşımdan beri kendimle dağ bayır taşıdığım ayıcık dahil). Benim ki ne kafaysa anlamadım tamam yalnızlığı seviyorum da ilk defa yalnız başıma tam 4 gün ne yapmayı umut ediyordum acaba bilmiyorum. Çatlak kararımı babamda onayladı (sağ olsun da biraz şok olmadım desem yalan olur) üstelik ''başka şehir az gelir istersen başka ülkeye git'' demişti, alay ediyordu bilmiyorum ama ''fırsat bu fırsat söz bir kez ağızdan çıktı'' diyerek ben onu da değerlendirdim ve başka ülkeleri de ziyaret ettim (bunları da bir gün yazacağım). Neyse koştur koştur Victoria station yol aldım. Ne psikolojiyle gidiyorum bilmiyorum ama niçin gittiğimi biliyordum... İnsanlardan biran tiksindim oysa çok severken...eminim herkes yaşamıştır,sanki gittiğim yerde insan olmayacaktı :)) tabi o zamanlar çevre göz önünde hayvanat bahçesi gibi oluyor, yılanından, 3 maymunu oynayanından, timsahından ve sinsi tilki sinden hepsi gözünün önüne geldiği için gitmek huzur veriyor. Sizi bilmem ama ben yollarda huzur buluyorum özellikle kara yolculuğunu demiş miydim? kulağımda kulaklık Sezen Aksu'dan 'İşte Gidiyorum bir şey demeden', sonra Kıraç'tan 'Çayır Çimen Geze Geze' diye cam kenarı düşlerine dalmak en huzur veren şeylerden biri herhalde.  İnşallah 100 yaşında bu duyguyu halen hissedebilirim tabii o zamana kadar yaşarsam.

Trene atladım gidiyorum gecenin bir vakti, nedense bu psiko kafayı gece buluyorum hep.Bir
genç dileniyordu, elimde olanları çıkartıp verirken bir sürü dua etti (gece duası da aldım artık bana hiç bir şey olmaz ohh mis diyordum ki) aklıma yemek geldi ve kendisine ''aç mısın?'' diye sordum ''ne var?'' dedi. El çantasında ne olabilirdi anlamadım. Elma verdim ''elma sevmiyorum başka bir şey yok mu, sandviç çeşitleri?'' diye sordu. Bende elma sevmiyorum ama sanırım aç olsam yerim. Bir breakfast bar bulup uzatıp ''maalesef yürüyen bir a'la carte restaurantı değilim sadece bunlar var menüde'' dediğimde tuhaf tuhaf bakıp kabullenip yedi ve çöpünü de koltuğa attı ÖKÜZZZ. Tabi bir yandan korkuyorum ama acayip sinir oldum, yardım etme isteğimin içine etti. biran önce şu lanet trenden inmeyi bekleyemiyorum, bir de acayip çooooookkk konuşuyor susmak bilmedi, derdime mi yanayım onun üniversite bitirip dışarıda kalmasına mı anlamadım ki bence çoğunu salladı. Neyse ki benden önce indi, üstelik ardından çöpünü bıraktı.. tabii temizledim sonuçta üzerimde bir duygusal psiko havası var temizlikçilere yazık diyerek neredeyse ona bile ağlayacağım (tabii ki ağlamadım alerjim var hiç çekemem o suratı).

5 dakikada bilet aldım gidiyorum da ''NEREYE GİDİYORDUM?'' Kalacak yerim yok!! sonradan fark ettim otel ayarlamayı unutmuşum, akıl mı bıraktılar ne yapayım? Yer altında trende internet de çekmiyor. Oh my God, ben de dışarıda evsiz kalacağım az önceki adam gibi, etme bulma dünyası bu bir karma bence,içimde adama saydırdım diye Allah belamı verdi herhalde şuan diyordum. Ha bu arada Karma denen o şeye inanıyorum. Herkes yaşattığını elbet bir gün çekecek ve sonra ölecek.. Neyse ki öyle olmadı otobüse biner binmez onu da hallettim inşallah erken check-in yapabilirim "lutfen Allahım sokakta kalmayayım o soğukta donarak ölmek istemiyorum" Martın ilk günü ama her yer buz sanki kemiklerime kadar üşüyorum ruhsuz gibiyim... Neyse erken check-in yaptım ama öğlene kadar en alt katta berbat bir odadaydım, yerinden memnun olmayan hamster gibi debelenip durdum. Zaten yorgunum sonra üstüne tam uykuya dalmışken yerimden sıçrayıp kapı kolunu çekiştirdiği mi hatırlıyorum 'lanetler çalışma var diye yangın alarmını yanlışlıkla açmışlar'  sanki otelde değil beyin hücrelerimde çalıyordu o zil. Bu sefer donarak değil yanarak öleceğim hissine kapılıp kendimi resepsiyonda kadınla tartışırken buldum. Sonunda odam değişti... hemde koskocaman bir şey sonrada kocaman yerlerden korktuğumu hatırladım artık yapacak başka bir şey yok yat zıbar dedim.

"Allahım dünya varmış" diye diğer gün uyandım. istediğim saatte uyuyup uyanıyorum "süper amazing yani kendi uykumun sorumlusuyum" Kahvaltı yapamayacak mısın? öğlen oldu diye bağıran bir anne baba yok (zaten genelde bizim kültür de saat 9 ise 12 oldu derler), iş yok, eş yok, arkadaş yok, hayvanat bahçem yok. Fakat arayan arayana telefon susmak bilmiyor. Bir de 25 yaşıma gelip de ilk açtığım sosyal medya hesabımla ( @ellysjourney_ ) ugraşıyorum. Görmemişin bir instagramı olmuş ne yapsaydım bende her özelliğini öğrenmeye çalışarak neredeyse akşam ettim ilk günü. Güya insanlardan uzağa gitmişim yani... oysa herkesin ne yaptığını, ne yediğini kim kime laf sokmuş, kara Fatma kime top atmış, beyaz Hatice kime kime dalmış teker teker okudum. Birde arkasından saydırıp ta evine ziyarete gelenler, misafirperverliğini göstermeye çalışan iyi ev sahibi rolü oynayan 'canımla aşkımla çayyy keyfsss' yazan hikayelerden geçtim. Sonra ki günler her gün ayaklarımda derman kalmayana kadar gezdim... Birde yağmurlu fırtınalı bir havada sahil kenarına gitmek istedim internetten en yakın sahili Tynmouth Beach bulup gittim. Sanırım yoldan geçen arabalar ''sahildeki deli'' diye görüyorlardı çünkü yağmurlu havada benden başka kimse yoktu ama 'The View' de içtiğim çay ve o harika manzaraya değdi..

Sinirkübü'münde dediği gibi ''yanlızlığa fazla alışma Elly'' yalnız mutlu oluyorum ama sanırım yalnızlığa alışmak kötü bir şey gerçekten çünkü tek doğdum ama yalnız ölmek istemem (içimden bazen 95inde olan, torunu bile kapısını çalmayan bir amcanın feryadı çıkıyor ne yapayım). Olsun ya yine de yaşamak güzel keyfsss...!!



Comments

Popular posts from this blog

Gunu Birlik Venedik!

İçimi döküyorum müsadenizle....morg, korona ve ben

Bir Hayal Kurup Kalkacaktim Aslinda...

Hayal Kurmayı Unutmuşuz...

Ukrayna'da Fiyatlar

Pesime milleti taktim Norvec'e goturdum :)

Kimsin?

Manchester'a Niye Geldim???

O Uçağa Neden Bindim?

Polonya’ya Hos Gittim